Beyin ölümü denilen olayın ne olduğu konusunda sıklıkla bir kafa karışıklığı görülmektedir. Beyin ölümü kavramı genellikle kalıcı bitkisel hayat veya diğer şiddetli bilinç bozuklukları ile karıştırılmaktadır. Ancak beyin ölümü ve bitkisel hayat tamamen farklı şeylerdir. Bu yazımızda “beyin ölümü ne demek?” sorusunu cevaplandırmaya çalışacağız.
Beyin ölümü ne anlama geliyor?
Beyin ölümü beyin sapı da dahil olmak üzere beynin temel fonksiyonlarının hiçbirini yerine getirememesi durumuna verilen isimdir. Bir kişinin beyin ölümünün gerçekleşmesi halini duyurmak için belirli bir protokol bulunmaktadır.
Örneğin kişinin beyin ölümünün gerçekleştiğini belgelendirmek için en az iki hekimin detaylı muayene yapması gerekir. Beyinde en ufak bir refleks bile olsa beyin ölümünün gerçekleştiği söylenemez. Beyin ölümü kriterleri arasında, kişinin beynin nörolojik fonksiyonunu bastırabilecek ilaçları kullanıyor olmaması ve vücut ısısının yeterince yüksek olması yer almaktadır (vücut ısısının çok düşmesi de beynin nörolojik fonksiyonunu bastırabilir).
Bunun yanı sıra beyin ölümü durumunun tespit edilmesinde kullanılabilecek destekleyici kanıtların çeşitli türleri bulunmaktadır. Bunlar arasında ilki beynin elektriksel aktivitesini okuyan elektroansefalogram (eeg) adı verilen bir ölçümdür. Beyinde elektriksel aktivitenin hiçbir şekilde bulunmaması da beyin ölümünün gerçekleştiği anlamına gelir. Beyne kan akışının gerçekleşmemesi de beyin ölümünün gerçekleşmesi anlamına gelir. Hastanın beyin ölümüne dair klinik kriterleri karşılaması halinde bu laboratuvar testlerinin gerçekleştirilmesi zorunlu değildir. Ancak bu testler pratik gerekçelerle muayenenin bir parçası olarak kullanılabilirler.
Genel olarak kriterler koruyucudur. Yani bir kişinin beyin ölümünün gerçekleşmesi duyurusunu yapma şansını en aza indirmektedir. Bu kriterler 1995 Yılında Amerikan Nöroloji Akademisi tarafından belirlenip duyurulmuştur. Bu tarihten beri beyin ölümünün gerçekleştiği duyurulduktan sonra iyileşip eski haline dönen tek bir hasta bile olmamıştır.

“Beyin Ölümü” ile Ölüm aynı şey mi?
Kesinlikle evet. Birçok kişi ölümün sadece kalbin atması ve nefesin durmasıyla gerçekleştiğini düşünür. Aslında kalp atışı ve nefes alma makineyle de desteklenebilmektedir. Ancak beyin ölümü gerçekleştikten sonra kalbin atmasının veya solunumun devam etmesinin bir anlamı yoktur.
Yasal olarak beyin ölümü gerçekleşen hastanın öldüğü ilan edilebilir. Yani beyin ölümü gerçekleşmiş olan kimse yasalar önünde yaşıyor olarak kabul edilmez.
Beyin Ölümü Neden Olur?
Esas olarak beyin ölümü bir tür yıkıcı nörolojik yaralanma ile başlar. Bu çok çeşitli şekillerde gerçekleşebilir. Travmatik bir beyin yaralanması, beyindeki kan damarlarından birinin yırtılmasından kaynaklanan bir felç, kalbin durması veya beyne hayatta kalması için ihtiyaç duyduğu oksijen ve diğer besinlerin gitmiyor olması beyin ölümüne sebep olabilir.
Hasta yaşam desteğine bağlıysa, yaşıyor olduğu anlamına gelir mi?
Beyin ölümü gerçekleşen hastanın sevdikleri hastaya dokunduklarında onun hala nefes alıp vermekte olduğunu, göğsünün yükselip alçaldığını görürler. Bu durum, hastanın sevdikleri için o kişinin öldüğü gerçeğini kabul etmeyi zorlaştırır.
Aslında beyin ölümü gerçekleşen hastanın bağlı olduğu solunum ve kalp atış desteği üniteleri tam olarak “yaşam destek ünitesi” olarak adlandırılmamalıdır. Çünkü beyin ölümü gerçekleşen kişinin tekrar yaşama dönme şansı yoktur. Bu nedenle bazı hekimler beyin ölümü gerçekleşen kişilerin bağlı olduğu cihazları “organ desteği” olarak adlandırmaktadırlar, zira buna “yaşam desteği” denmesi kişinin hala yaşıyor olduğu yanlış izlenimini yaratabilmektedir.
Beyin ölümü nasıl tespit edilir?
Doktorlar ve hemşireler hasta üzerinde en az bir saat süreyle bazı tepkileri ölçmeye çalışırlar. Hasta konuşabiliyor mu? Gözlerini hareket ettirebiliyor mu? Çünkü gözdeki ışık, vokal kortların hareketi sonucu öksürme veya geğirme gibi beyin sapı refleksleri en son duran reflekslerdir.
Yüksek beyin fonksiyonu veya beyin sapı reflekslerinin çalıştığına dair kanıt bulunamazsa ve beyin ölümüne benzeyen düşük tansiyon gibi bazı ihtimaller söz konusu değilse bu andan itibaren doktorlar hastanın beyin ölümünün gerçekleştiğine karar verebilir.
Beyin ölümünün gerçekleşmesi durumunun tespit edilmesi yaklaşık olarak 20 dakika sürmektedir.
Öncelikle doktor hastanın deriye çimdik atmak gibi acı verici şeylere tepki gösterip göstermediğine bakılır. Daha sonra doktor beyin sapı reflekslerini ölçer. Son olarak doktor hastayı solunum cihazından ayırarak beyne giden oksijendeki karbon dioksit seviyesinin yükselip yükselmediğine bakar. Eğer bu bulgulardan hiçbiri gerçekleşmemişse beyin ölümünün doğrulanması için ikinci bir doktorun muayenesi gerekir. Ancak bu kriterler kimi zaman ülkeler arasında farklılık gösterebilmektedir.
Beyin ölümü gerçekleşen hastanın mekanik desteği neden devam ettirilir?
Doktorlar kişinin beyin ölümünü duyurduğunda, hastanın yakınlarını mekanik desteğin durdurulacağı konusunda uyarmalıdır. Mekanik destek hastanın uzakta yaşayan yakınlarının kişiyi son kez görmesi amacıyla bir süre daha uzatılabilmektedir.
Kişinin yakınları organlarının bağışlanmasını salık verirse organların prosedürlere uygun şekilde alınmasına kadar da organ desteği devam ettirilebilmektedir.
Beyin ölümü geçer mi? Beyin ölümü gerçekleşen kişi hayata dönebilir mi?
Hayır. Beyin ölümü ölümün gerçekleşmesi halidir ve geriye dönüşü yoktur.
Beyin Ölümünü Tespit Etmek İçin Yapılan Testler
Beyin Anjiyografisi
- Hem anterior hem de posterior dolaşım enjeksiyonlarında yüksek basınç altında kontrast madde
- Kafatasına karotis veya vertebral arter girişi seviyesinde intraserebral dolgu olmaması
- Patent dış karotis dolaşımı
- Üst boylamsal sinüsün dolgusundaki olası gecikme
Elektroensefalografi
- En az sekiz kafatası elektrotu
- Elektrod bağımlılıkları 100 ila 10.000 arasında olmalıdır.
- Bütün kayıt sisteminin bütünlüğü test edilmelidir.
- Elektrot mesafeleri en az 10 cm olmalıdır.
- Duyarlılık, uygun kalibrasyonların eklenmesiyle 30 dakika boyunca en az 2 μV’ye yükseltilmelidir ·
- Yüksek frekanslı filtre ayarı 30 Hz’de ve düşük frekans ayarı 1 Hz’in altında olmamalıdır.
- Yoğun somatosensör veya görsel-işitsel uyaranlara elektroansefalografik bir reaktivite olmamalıdır.
Transkraniyal Doppler Ultrasonografi
- Karşılıklı insonasyon.
- Prob, suboksipital transkraniyal pencereden zigomatik kemerin veya vertebrobaziler arterlerin üzerindeki temporal kemiğe yerleştirilir.
- Anormallikler arasında, diyastolik ya da yankılanan akışın olmaması, erken sistolde küçük sistolik pikler ve daha önce normal hızlar gözlemleyen araştırmacı tarafından artık bir akış tespit edilememesi yer almaktadır.
Serebral Sintigrafi (teknetyum Tc 99m heksametazim)
- Yeniden düzenleme işleminden 30 dakika sonra izotop enjeksiyonu
- Çeşitli zaman aralıklarında 500.000 statik görüntü sayımı: hemen, 30 ila 60 dakika arasında ve 2 saatte bir.
- Alım sergileyen ilave karaciğer görüntüleriyle doğrulanacak şekilde doğru intravenöz enjeksiyon (opsiyonel)
Kaynak
https://chainedevie.org/en/read-view/donation-transplantation-and-health/understanding-brain-death